" [K]ate[K]o "

UZAY BİLİM ve UFO SİTESİ

Hint ve Tibet

 Hemen her büyük medeniyetin eski metinlerinde UFO’lardan bahsedildiğini ortaya çıkmıştır ve her kültür UFO’ları kendine özgü terimlerle tanımlamıştır. Romalılar için onlar “yanan kalkanlar” iken, Yunanlılar için “hayalet arabalar”, eski çağlardaki Hintlilere göre ise “vimana” adını verdikleri gemilerle gökyüzünde dolaşan Tanrılardı.

Rama İmparatorluğu olarak tanımlanan antik Hint uygarlığının Kuzey Hindistan ve Pakistan’daki geçmişi en az 15.000 yıllıktır. Bu uygarlık çok büyük bir nüfusa sahipti ve kültür düzeyi yüksekti. Uzun zaman boyunca Hint uygarlığının geçmişinin M.Ö. 500’lere kadar uzandığına ve Büyük İskender’in istilasından 200 yıl önce büyük savaşların yaşandığına inanılmaktaydı. Fakat bölgede yapılan arkeolojik kazılar ve kazılar sonucu kalıntıların altında bulunan antik kentler, Hindistan’daki uygarlığın kökeninin binlerce yıl öncesine dayandığını göstermiştir. Bu kentlerde üstteki kentlerde bile bulunmayan mükemmel kanalizasyon ve sulama sisteminin kalıntıları görülüyordu, ki böyle bir sistem şu anki Pakistan ve Hindistan’ın hatta Asya’nın önemli kentlerinde bile yoktur.

Tüm bu veriler bize on binlerce yıl önce İndus vadisinde dev bir uygarlığın yaşadığını göstermektedir. İndus Uygarlığı tahmin edildiği kadarıyla günümüzün çok ilerisinde bir medeniyetti; bölgedeki jeolojik yapı radyoaktif kalıntıları göstermekte ve mikalaşmış katmanlar mega atomik patlamaların yaşandığını kanıtlamaktadır. Tıpkı Mahabharata Destanı’nda anlatıldığı gibi…

Çin Tibet

UFO Fenomeninin tarihsel boyutunu araştırırken karşımıza çıkan bir diğer büyük ve gizemli uygarlık da Tibet’tir. Uzakdoğu’da çok eski bir geçmişe sahip olan Tibet, UFO fenomeninin önemli bir parçasıdır. Okültizmin (gizemcilik) doğduğu yer olarak kabul edilen Tibet, UFO fenomeni ve okültizm arasındaki güçlü bağ dolayısıyla UFO bilgisini çağrıştırmaktadır. Eski Tibetliler, başka bir gezegenden kozmik kültür taşıyıcıların ilkel insanın gelişimini hızlandırmak amacıyla dünyamıza geldiğine inanmaktaydılar. Güney Tibet’in ezoterik kitabı Dzyan Kitabı’nda şu satırlara rastlanır: “Dünya dedi ki: parlak yüzün kralı, evim boş, oğullarını bu dünyaya gönder…Ve küreler arası uzayı karanlık bürüdü, iki dünya parlaklaştı…Gözeticiler yanıp sönen bir alev gibi uzaklıkları geçerek işlerine başladılar…Ve yılanlar yeniden yeryüzüne inerek eğittiler ve öğrettiler…” Asya ve Güney Asya kaynaklı çeşitli metinlerde de uçan araçlar ve göksel cihazlardan söz edilmektedir. Tibetliler iki büyük kutsal kitabı Tantjua ve Kantjua, tarih öncesi uçan araçlardan bahseden bir çok metin içermektedir; Tibetliler bunları “göğün incileri” diye adlandırırlar. 225 ciltlik Tantjua’da, Tanrılara ait uçan gemilerin bin kadar yolcu aldığından söz edilmektedir. Diğer kutsal kitap olan Kantjua’da ise Tanrıların içi görünen kürelerde oturduklarından bahsedilir. Tibet’le aynı bölgede bulunan Çin’in Taoist efsanelerinde de sık sık göklerde uçan ölümsüzlerden bahsederler. Xian adlı araçları yöneten ölümsüzlerin ilahi güçleri vardır. “Fei tian” yani “uçan ölümsüzler”e Çin mitolojisinin sayısız yerinde rastlanır. Ayrıca ikinci yüzyılda yazılmış pek çok şiirde uçan dragonların yönettiği gök arabalarından açıkça söz edilmektedir.


Mahabharata

Hindistan’ın ulusal destanı Mahabharata “İinsanlığın Öyküsü” anlamına gelir ve hem çok uzak geçmişte kaybolmuş olan bu uygarlığı anlatmakta hem de çok büyük bir savaştan bahsetmektedir. Destanda anlatılan dev savaş, öncelikle klanlar arası bir çatışma gibi görünse de aslında tüm gezegenin egemenliği yolunda bir kavgadır, ama sonunda öyle bir savaş başlar ki tüm evren yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Savaşta kullanılan silahlar hem dünyasal (ok, balta, kılıç, mızrak gibi) hem de Tanrısaldır (ışınlar, atomik silahlar, uçan araçlar gibi). Mahabharata zeki canlılar arasında bir anlaşmazlığı, bir savaşı ve günümüz teknolojisinin çok ötesinde silahların kullanıldığını anlatır.

RAMAYANA

Mahabharata’nın bölümlerinden biri olan Ramayana’da, dünyalı kız Sita’nın güçlü prens Ravan tarafından kaçırılışı anlatılır. Olayın anlatımı oldukça dikkat çekicidir: “…Güçlü silahlara sahip Raksha zavallı ve çaresiz kadını kaldırdı. Onu göklere ait, hızla kanatlanan, altın parlaklığındaki arabasına oturttu…Araba tepelerin ve ormanlık vadinin üstünden gökyüzüne doğru havalandı.”

Bu olayın ardından Ravan’la savaşmaya hazırlanan Rama, İndra’dan Tanrısal bir araba ödünç alır. “Güneşe benzeyen Puspaka arabası Tanrı Ravan tarafından getirilmişti ve istenen her yere gidiyordu. Gökte parlayan bir yıldıza benzeyen bu araba Lanka şehrinde bulunuyordu. Çok büyüktü, iki katlıydı ve birçok odası vardı. Havada uçarken kulağa hoş gelen bir ses çıkarıyordu.” Savaşın sonunda Ravan yenilgiye uğrar, Sita kurtulur ve destanın kahramanı onu havalanan bir araba ile evine götürür: “Bulutsuz gökyüzüne yelken açan Rama’nın Puspaka arabası geldi ve yeryüzüne indi.”

VİMANALAR

Bilinen en eski Hindu metinleri olan antik Hindu şiirleri Veda’lar, Vimana olarak tanımlanan uçan araçlarla ilgili tasvirlerle doludur. Destanlara göre vimanalar iki katlıdır, daire biçimindedirler ve kubbelerinde bir giriş tüneli vardır; yani tam anlamıyla bir uçan daireye benzerler. İnanılmaz süratte ve manevralarla uçarlar ve uçarken melodik bir ses çıkarırlar. Çeşitli tiplerde vimanalar vardır; bazıları tabak şeklinde bazıları ise uzun silindir şeklindedir. “Alışılmadık şekilleri olan ve insanlar tarafından yapılmamış olan araçlar” olarak tasvir edilirler.

Mahabharata’nın bir bölümü olan Dronaparva’da ve Ramayana’da küre şeklinde bir vimanadan söz edilir. Bu vimana inanılmaz bir hıza ulaşmakta ve ardında büyük bir hava akımı bırakmaktadır. Hareketleri bir UFO gibidir; her yöne gidebilir, yön değiştirmesi ani ve çok hızlıdır, son hızla giderken aniden durup yine aynı hızla ters yöne gidebilir.

Vimanaların yapısı akla UFO’ların sürekli değişen günlük doğasını getirmektedir. Yetenekleri geleneksel fizik yasalarının ötesindedir. Uçan daire araştırmalarını derinleştiren uzmanlar, çağımızın jet uçaklarından bile üstün olan vimananın gelişmiş bir uzay gemisi, bir uçan daire olabileceğinden hiçbir şüphe yoktur.

Bu Tasvirler Neyin Tasviridir? :

“Salva’nın uçan aracı çok gizemliydi; gökte bazen görünüyor, bazen kayboluyordu. Yani görünmeme yeteneği vardı. Yadu Hanedanı’nın savaşçıları bu garip aracı bir türlü tam olarak algılayamadılar; bazen yerde bazen gökte beliriyor, sonra birden bir tepeye veya bir ırmağın kıyısına konmuş olarak ortaya çıkıyordu. Bu uçan harikulade araç, gökte bir ateş fırıldağı gibi dönüyor ve bir an bile yerinde durmuyordu.” 
Bhaktivedanta, Swami Prabhupada, Krsna

“Pushpaka bir gök arabasıydı, insanları Ayodhya kentine taşıyordu. Gök bu harika uçan araçlarla doluydu, gece karanlığında yaydıkları sarımtırak göz kamaştırıcı ışık göğü aydınlatıyordu.” –
Mahavira, Bhavabhuti

(8.yüzyıldan kalma bir Jain yazması) 


 

 

Haftanın Videosu

" everen " Copyright © 2009-2020 Tüm Hakları Saklıdır. | everen

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol