Kurt Delikleri ve Zamanda Yolculuk
Bildiğimiz gibi Evrende, Güneş boyutlarındaki bir yıldız beyaz cüceye, orta büyüklükteki bir yıldız da nötron yıldızına dönüşür. Güneşten çok daha büyük kütleye sahip olanlar ise, ömürlerini karadelik olarak noktalarlar. Bunlar evrenin doğal oluşumlarıdır. Fakat biz bir nesneye yeterince basınç uygulayabilseydik, o nesnenin maddesini bir proton büyüklüğüne kadar sıkıştırılabilir ve meydana gelecek kütlesel çekim kuvveti ile de atom çekirdeği boyutlarında bir karadelik oluşturabilirdik. Pratikte şu an için gerçekleştiremesek de, evrende böyle tür karadeliklerin olabileceği düşünülmektedir. Çünkü, Evren, başlangıcında kendini oluşturan tüm maddenin aynı anda ve aynı yerde olmasından dolayı çok yoğun idi. Böylece büyük patlamadan 10 üssü (-20) saniyelik zaman parçası içinde aşırı yoğun bölgelerin sıkıştırılmasıyla birlikte, böyle mini karadeliklerin oluşabileceği hesaplanarak, her ışık yılı küplük hacimde böyle yüzlerce yapının olacağı ortaya çıkmıştır.
Prof. Stephen W. Hawking, The Physics of Star Trek (Uzay Yolculugunun Fiziği) adlı bir kitaba yazdığı önsözde zamanda yolculuğun mümkün olabileceğini söyledi. Zamanın, iki ya da tek yönlü bir yolculuk olup olmadığı konusu, Aziz Augustin'in "zaman geçici bir şey midir, yoksa her zaman mevcut olmuş mudur?" sorusunu ortaya atmasından bu yana, 1500 yıldır insanların kafasını kurcalamayı sürdürüyor. Cambridge Üniversitesi'ndeki Isaac Newton kürsüsü profesörü Stephen Hawking, daha önce, eğer evrenin genişlemesi sona erer ve küçülmeye başlarsa, zamanın geriye doğru işleyebileceği fikrini ortaya atmıştı.
Hawking'in California Institute of Tecnoloy'deki dostu Kip Thorne 1994'te yayınlanan Kara Delikler ve Zaman Boşlukları adlı kitabında, genel rölativiteye ilişkin öndeyimlerin, uzaydaki bir solucan deliğinden zamanda seyahat etmeyi mümkün kıldığını öne sürdü.
"Solucan Delikleri", Einstein'in varlığını öngördüğü, varsayımsal uzay boşluklarıdır. Eğer uzayda boşluklar varsa, zamanda da boşluklar olmalıydı. Ne var ki, bu boşluklar atomdan milyar kere daha küçük ve hayal edilemeyecek kadar kısa süre ile varoluyor. Başka bir bilim adamı, Princeton Üniversitesi'nden Richard Gott'a göre de, evrenin başlangıcı olan patlamadan, Big Bang'den arda kalan, sonsuz uzunlukta ve hayli gizemli şeyler olan "kozmik ipliklerden" ikisi alınıp, aynı hızla birbirlerinin yanından geçmeleri saglanırsa, teorik bir zaman makinesi yapmak mümkün olabilir.
Karadelik terimini ilk olarak kullanan, fizikçilerin fizikçisi John A.Wheleer de bu kuramı tekrar ele alarak, uzayın çok eğri olan bölgelerinde “Einstein-Rosen köprülerinin” ortaya çıktığını, bunun Kuantum düzeylerindeki köpüklere benzediğini, kabarcıkların uzay-zaman örgüsünde baştan başa “fincan kulpları”ya da “solucan delikleri” gibi, uzaydaki iki ayrı bölgeyi oyuk bir fincan kulbunun, fincanın içindeki farklı iki bölgeyi birleştirmesinden daha iyi birleştirdiğini belirtmiş; daha sonra da, bu konudaki görüşünü şöyle ifade etmiştir: “Uzay, üzerinde uçan pilota göre düz bir okyanusa benzer, fakat üzerine düşen talihsiz bir kelebek için çalkantılı bir karmaşadır. Daha yakından bakıldığında ise, tüm yapının her tarafının solucan delikleriyle dolmasıyla birlikte, daha karmaşık görülmeye başlar. Geometrodinamik yasa (geometri ve dinamiğin ortak yasası) bütün uzayı köpüğe benzer karakteriyle etkiler.”
Solucan deliklerinin diğer bir ilginç özelliği de , delikler arasındaki mesafe ne kadar uzak olursa olsun, süper uzay vasıtasıyla, aynı anda bizim evren içinde olduğu gibi ayrı evrenler arasında da bağlantı kurmasına izin vermesidir. Dolayısıyla, bu görüş ışığında Wheleer, Richard Feyman ile birlikte, kurtdeliklerinin mikroplandan makroplana kadar bizim evrenin içinde olduğu gibi, ayrı evrenleri de birbirlerine bağlayarak, uzay-zaman yapısındaki tüm noktaları diğer tüm noktalar ile eşitlediğini belirtmiş ve evrenin sonsuz, sınırsız olduğunu, bunun da elektronların, aslında bir elektronun mevcut dört boyutlu uzay zaman içerisinde yer alan solucan deliklerinden geçerek, aynı zamanda ve hemen hemen her yerde ortaya çıkan tek bir elektrondan meydana geldiğini, bunun da “elektronların evrenin her yerinde neden aynı değere sahip oldukları” sorusuna karşılık olacağını ifade etmişlerdir.
Öyle ki tüm anti-elektronlar (tüm parçacıklar için de geçerlidir) dahi, bu Tek elektronun farklı bir görünümü şeklinde mevcutturlar. Kurt deliklerinin bir başka özelliği de, zamanda yolculuk yapabilme imkanı tanımasıdır. Çünkü, olay ufkuna doğru hareket eden cisim, zamanın hızlanmasıyla geleceğe sıçrama yaparken, tünelin içine girdiğinde de zamanın ters işlemesi sonucu, burada kalma nispetince geçmişe doğru hareket eder. Bunu daha somut bir örnekle açıklamaya çalışırsak; önce, iki ucu arasındaki uzaklığı bir uzay gemisinin bir saatte kat edebileceği bir solucan deliği oluşturalım. Gemimizi öğle saatinde yani 12:00’den itibaren bir saat boyunca, solucan deliğinin uçlarından birisi civarında bir saat boyunca hareket ettirelim. Cisim, ışık hızında hareket edip (ya da çekim etkisiyle) zamanı donacağından, dışarıda saat 13:00’ü gösterirken, gemide saat yine 12:00 olacaktır. Başka bir deyişle, geleceğe bir saat sıçrama yapmıştır (Diğer ucunda zaman yine 12:00, dışında ise 13:00’tür.) Dışarıdaki zaman 13: 00’ü gösterdiği sırada, gemiyi deliğin içine gönderdiğimizde de, bir anda tünel boyunca hızlanarak, saat 12:00’de diğer delikten dışarı çıkacaktır ve ilk deliğe doğru bir saat boyunca hareket ettikten sonra tünelin içine girmekte olan kendisiyle karşılaşacaktır.
Kurt delikleri "sonsuz ihtimali" temsil eder. Bizim bildiğimiz uzayın ötesidir. Sonsuz tünel burada üst üste labirent gibi yumak gibi dolanır. Onların içinde zaman yoktur. İmkansız ve zamansız bir bölgedir.
Bu atomaltı tüneller sayısız tanedir. Boyları uzar, kısalı, birbiri üzerine dolanan solucanlar gibi hep kıpır kıpırdır. Birbirlerine hiç dolaşmayan 10E-33 cm'lik hortumlardır. Ve her an heryerdedirler. Salınımlarıyla maddeye can verirler. Kurt Deliklerinde zaman olmadığı için, dün ve yarın, en uzak ve
en yakın, en büyük ve en küçük beraberdir. Zamanın ve mekanın ötesindedirler. Tünellerin kurgusu Geometrik-Dinamik denen iki yasayla yönetilir. Döner, sallanır, uzar, kısalır, zamansızdır, dinamiktir. Bu tüneller, zaten imkansızı temsil ettikleri için her türlü garabete neden olabilirler. Telepati'den rüyalara, ilhamdan ışınlanmaya kadar çözemediğimiz herşeyin sebebi olabilirler.
Tayyı mekânda; bir mistik, bedenini bırakıp elektromanyetik (mikrodalga) yapılı bedeni ile yani Ruh olarak, herhangi bir yere giderek madde görüntüsü vermesiyle görünebilmektedir. Mistik kaynaklarda da belirtilen Hz. Hızır’da, maddesel boyuttaki biyolojik bedeninden “Berzah”denilen dalgasal boyutun ışınsal beden yaşamına geçmiş olmasına rağmen, istediği zaman bu ışınsal bedenini, yani Ruhunu biyolojik bedene dönüştürüp dünyamızda yer almaktadır.
Mısır Piramitlerinde Bulunmuş Bir Yazı :
"Ey Insanoğlu; bu parşomende yazılı olanları iyi oku. Oku; burada, varolmadığın günleri bulacaksın,
Eğer Tanrıların bahsettiği bilgeliğe sahipsen...Oku çocuğum; çok uzaklardan sana henüz ulaşan
geçmiş ve geleceğin sırlarını oku... Insanoğlu ebediyetten bugüne kadar sadece burda yaşamadı.
BIRÇOK YERDE, ZAMANDA, DÜNYADA YAŞADI. Herbirinin arasinda karanlik perdesi var.
VE SIMDI KAPILAR AÇILACAK VE BASLANGIÇTAN BERI VAROLAN TÜM KARANLIK TÜNELLER AYDINLANIP; GÖRÜNECEKLER; Inancimiz bize SONSUZ YASAMI ÖGRETTI; simdi ebediyeti SONUN VE BASLANGICIN OLMADIGINI ANLADIK Bu bir SONSUZ DAIRE... Çember yasasina göre; eger bir sey dogruysa hersey dogrudur.
YARATICI çesitli sekillerle yüzünü gösterdi. ASLINDA O, BIRDIR. ISTEDI KI; TEK BIR TANRI olarak bilinsin. GÖRÜNMEYEN ZAMANLARIN KUDRETI RUHLARIN TÜMÜNÜ BAGLAYACAK DÜNYA ÖLDÜGÜNDE; SONA GELDIGINDE VE BU ARADA BÜTÜN AYRI
GEÇMISLER ONLARA AÇIKLANMIS olacak."
Peki buna ne diyeceksiniz? Mısırsir Tanrılarından Horus'a ait:
"Yıldızların kararıp, düştükleri dev kuyular gördüm”