Modern Çağda Ufolar
"Son 7 yıl içinde 3 obje görmüş bulunuyorum. Bunlar ne Venüs , ne atmosferle ilgili optik bir fenomen , ne meteor ne de herhangi bir uçaktır. Uzay gözlemleri üzerine bir uzman sayılırım. Bildiğimiz yeşil ateş toplarından çok farklı olan 8 yeşil ateş-topa benzer obje de gördüm. Dünya dışında da beşeri varlıkların bulunabileceği ihtimalini görmezlikten gelmek bilimsel olmayan bir bilim adamının yapacağı işten başka bir şey değildir."
Dr. Glyde W. Tombough
Pluto Gezegeni Kaşifi
Mexico-City, 06 Ağustos 1997
"UFO gözlemlerinin gerçekliğine inanıyorum. Bizden ileri kültürlerin neler başarabileceklerini hiç kimse bilemez. Bu nesneler zeki varlıklar tarafından kullanılmakta , bana kalırsa ; bizim güneş sistemimizin hatta samanyolunun bile dışından gelmektedirler. Bizzat incelediğim bir olayda , Uçan dairelerle ilişki kurduğunu ileri süren Nürnberg’li bir hanımın yüzde yüz doğru konuştuğu hususunda ikna olduğumu belirtmek isterim.”
BASIN HABERLERİ MODERN ÇAĞ UFO OLAYLARI - Belçika
1989'da Belçika'da çekilmiş üçgen UFO'nun alttan görüntüsü
Belçika göklerinde, Kasım 1989’dan itibaren, çok büyük, üçgen ve dikdörtgen şekilli UFO görüldüğüne dair binlerce rapor kaydedilmiştir. 1990 yılına ait resmi raporlar, UFO’ların havada hareketsiz dururken tek bir saniyede binlerce feetlik çok ani ve süratli yer değiştirebilme kabiliyetlerinden bahseden bilgiler içermektedir. UFO’ların Belçika ordusuna ait savaş uçaklarıyla karşılaştıklarında, irtifalarını aniden 750 feetin aşağılarına düşürdükleri ve sonra birkaç saniyede inanılmaz süratle 10.000 feet yüksekliklere çıktıkları rapor edilmiştir.
29 Kasım tarihinde, Belçika olağandışı bir UFO olayına tanıklık etti. Aralarında düzinelerce jandarmanın ve pek çok Belçika Hava Kuvvetleri yetkililerinin de bulunduğu binlerce görgü tanığı çatıların üzerinden yavaşça geçen, havada asılı duran, ışıklar saçan ve inanılmaz manevralar yapan üçgen şekilli cisimler gördüler. Cisimler 25 ayrı video kamera tarafından filme alındı, ayrıca ordunun kara ve hava radarları tarafından da tespit edildi.
Eupen şehri üzerinde UFO göründüğünü bildiren resmi raporlara göre; Belçika’daki bu uçan üçgen, bir futbol sahası büyüklüğündeydi, her köşesinin altında bir ışık vardı ve ya tamamen sessiz ya da çok zor duyulabilecek bir ses çıkarıyordu.
The Wall Street Journal’ın 10 Ekim 1990 yılındaki birinci sayfadan verilen “Belçikalı bilim adamları ciddi bir şekilde Üçgen UFO’nun peşine düştüler” manşetli haberinde, “Wallonia’da önceki sene havada süzülen ve üç köşesinden dev ışıklar saçan üçgeni görenlere ait 2,600 rapor kaydedildiği bildirilmiştir” deniyordu.
SOBEPS (Belçika Olağandışı Fenomenler Araştırma Kurumu) dosyalarına göre ilk gözlemler 7 Kasım 1989’da, Esneux’dan iki jandarmanın yere doğru çok güçlü beyazlar ışıklar saçan ve yeşilimsi, kırmızımsı çelenk şeklinde ışıkları olan sessiz ve dev bir hava aracını gözlemlemeleriyle başlamıştır. 29 Kasım gecesi Eupen, Verviers ve Wallonia’nın bir çok bölgesiyle Almanya sınırından aralarında 6 jandarmanın da bulunduğu 41 görgü tanığı havada zaman zaman sabit duran dev bir üçgen cisim gözlemlemişlerdir.
İllüstrasyon
Bu gözlemlerden sonra Savunma Bakanı Guy Coeme ve Albay Wilfried De Brouwer (şimdi General olmuştur), hem Hava Kuvvetlerinin hem de Belçika Savunma Bakanlığı’nın bu olayı tüm ciddiyetiyle soruşturduğunu vurgulamış, gözlemlenen cisimlerin Belçika Hava Kuvvetlerine ait hiçbir gizli projeyle ilgisi olmadığı beyanatında bulunmuşlardır.
30-31 Mart 1990 gecesi tanımlanamayan birkaç hedefin iki ayrı yerde radara yakalanması UFO olaylarını en üst noktaya çıkardı. Bunlardan biri Glons’ta, Brüksel’in güneyinde bulunan NATO savunma grubuna ait NATO Karargahıydı ve Brüksel’in doğu bölümündeki, Belçika topraklarına giren yol olan Semmerzake’nin tüm ordu ve sivil trafiğini kontrol ediyordu. Bu sırada Glons’daki kontrol müdürü, radarlarında UFOlara kitlenmiş olan iki F-16’nın havalanması emrini verdi.
Cisimlerin radarlarda tespit edilmesi üzerine Albay Wilfried De Brouwer bir basın toplantısı yapmış, radar kayıtlarını basın mensuplarına göstermiş, ekranda görünen cismin yaptığı ani ve olağanüstü manevraların bu dünyaya ait bir teknolojinin olamayacağı beyanatını vermiştir.
Aşağıda olayla ilgili rapordan alıntılar bulunmaktadır. Brüksel’deki Hava Kuvvetleri Genel Kurmaylığı’ndan Binbaşı P. Lambrechts tarafından hazırlanan bu rapor derhal işbirliği halinde bulundukları SOBEPS’e gönderilmiştir. “30-31 Mart 1990 Gecesi Gerçekleşen Gözlemler” isimli raporda, olayların tam bir kronolojisi ve görgü şahitlerinin ifadelerini içeren kalın bir dosya bulunmaktadır.
Belçika’da gözlemlerin yoğunlaştığı alan, UFO’ların görüldüğü yerlerle sınırlı olan Belçika’nın güney bölgesidir. Eğer bu toplu bir histeri olsaydı bu tür olaylara Belçika’nın her yerinde rastlanması gerekirdi. Halbuki pek çok görgü şahidi olmasına rağmen bunlar genellikle ufak gruplardan oluşmaktadır.
Çok sayıda şahit bulunmaktadır ve verdikleri bütün raporlar birbirine benzemektedir. Cisim üçgen şeklindedir, şeklin açıkça görülmediği yerlerde bir üçgen oluşturan ışıklar görülmüştür (her köşede birer ışık ve ortada da daha az parlaklıkta bir ışık).
SOBEPS (Belçika Olağandışı Fenomenler Araştırma Kurumu) üyelerinden Mark Valckenaers, gözlemlerin ortak noktalarından yararlanarak çok sayıda saygın bilimadamının da katkılarıyla uçan üçgenin özellikleri üzerine bir çalışmaya yapmıştır. Buna göre cisim:
Hem yüksek hız yapabilmekte hem de havada asılı kalabilmektedir.
Ani yön değiştirebilmesiyle görülmedik bir uçuş tarzı çizmektedir.
Diğer UFO gözlemlerinden farkı; uçan üçgenlerin motorlar üzerinde herhangi bir etkiye yol açmamaları, hayvanlar üzerinde de rahatsız edici bir etkileri olmamalarıdır.
General Wilfried De Brouwer
Senato binası üzerinde fotograflanan UFO'lar, WDC-1952
1952 yılı resmi makamların UFO’lara olan ilgisinde bir dönüm noktasıdır, çünkü o yıl 19-20 Temmuz ve 26-27 Temmuz tarihlerinde Amerika’nın başkenti Washington UFO’ların istilasına uğramıştır. Yerden de gözlemlenebilen bu cisimler, Capitol Senato Binası ve Beyaz Saray’ın üzerindeki korunan hava sahasının yakınlarından geçmekteydiler. Hava Kuvvetleri UFO’ları takip etmeleri için olay yerine jet uçakları göndermiş fakat uçaklar olay yerine vardıklarında UFO'lar aniden olağanüstü hızlarda ortadan kaybolmuşlardır..
Washington DC olayları sırasında hem radar gözlemleri hem de binlerce sivil şahıs gözlemleri rapor edilmiştir. Bu iki UFO olayından ilki 19 Temmuz Cumartesi günü gece saat 11.40 sularında, Washington Ulusal Havaalanı’ndaki hava trafiği denetleyicilerinin radar ekranlarında yavaşça hareket eden yedi cisim görmesiyle başladı. Cisimler havaalanından yaklaşık 15 mil uzakta bulunuyor ve saatte 100-130 mil hızla gidiyorlardı. Kontrol kulesi de bu cisimleri görmüş fakat tanımlayamamıştı. Yer personeli, turuncu renkte parıldayan ışıklar gördüklerini söylüyordu. Kısa bir süre sonra radar operatörleri daha büyük bir sürprizle karşılaştılar: Cisimlerden biri, hiçbir uçağın yapamayacağı bir hareket yaparak aniden 90 derece döndü. Saatte 100 mil hızla giden bir başka cisim ise sadece 5 saniye içinde rotasını tamamen ters yöne çevirdi. Cisimlerden bir diğeri, 2 millik bir mesafeyi bir saniyede gitti ki bu saatte 7,000 millik bir hıza işaret ediyordu. Herkesi bir telaş almıştı.
Üstteki fotografın yakın planında UFO'lar
Benzer cisimler, yakınlardaki Andrews Hava Kuvvetleri Üssü’nün radarında da görülmekteydi. Hava Kuvvetleri’ne bağlı Hava Savunma Birlikleri radar gözlemlerinden gece saat 3.00’de haberdar oldular ve durumu araştırmak için olay yerine iki tane radar donanımlı jet gönderdiler. Olay yerine varan jetler olağandışı hiçbir şeye rastlamadılar ve geri döndüler. Fakat jetlerin oradan ayrılmasıyla birlikte cisimler tekrar radar ekranlarında belirdiler ve gün doğumuna kadar da orada kaldılar.
Neyse ki tüm bu cisimler halkın çoğunluğu daha uykudayken kayboldular. Fakat sabah olayın duyulmasıyla birlikte bir panik dalgası yayıldı. Pazartesi günü LIFE dergisi “Washington Semalarında Hayalet Gösterileri” manşetiyle çıkacaktı.
Bu önemli olay birçok Ulusal ve Uluslararası basında manşetten duyuruldu
Hava Kuvvetleri, bu gelişmeler üzerine Yüzbaşı Edward J. Ruppelt’i olayı araştırması için Washington’a gönderdi. Araştırma sonucu dikkate değerdi: Yüzbaşı Ruppelt, görülen cisimlerin UFO olduğu sonucuna varmıştı. 24 Temmuz 1952’de, dönemin Amerikan Başkanı Harry S. Truman ve Genelkurmay Başkanı Omar Bradley UFO’lara resmi olarak savaş ilan ettiler. Bradley açıklamasında şöyle diyordu: “Savunma Bakanlığı, Başkan Truman’ın emirleri uyarınca, kendilerine yere inmeleri gerektiği bildirildiği halde inmeyi reddeden tüm UFO’ları vurma emri vermiştir.”
Fakat daha herşey sona ermemişti. Olaydan bir hafta sonra, 26 Temmuz gecesi, Ulusal Havaalanı’ndaki radarlar bir grup tanımlanamayan cismin güneye doğru yol aldığını gösterdi. Sayıları 6 ila 12 arasında değişen UFO’lar, akşam saat dokuzdan itibaren Washington semalarında benzer manevralar yapmaya başlamışlardı. Cisimler Andrews Hava Üssü radarlarında da görünmekteydi. Üstelik bu kez, Ulusal Havaalanı’na gelen ve havaalanından ayrılan uçakların pilotları da gökyüzünde olağandışı cisimler gözlemlediklerini bildirmekteydiler. Bu cisimler, kontrol kulesinden de net bir şekilde gözlemlenebiliyordu. Olayı araştırmak üzere tekrar jetler gönderildi, fakat ilk olayda olduğu gibi, cisimler jetler geldiğinde radar ekranından kayboluyor, jetler geri döndükten sonra ise tekrar ortaya çıkıyorlardı.
Jet pilotlarından biri olan William Peterson, olayın ertesi günü yaptığı basın toplantısında şu açıklamayı yaptı: “Onlarla (UFO’lar) yaklaşık 1,000 feet yükseklikte temasa geçmeye çalıştım, fakat radar operatörleri bizi başka yerlere yönlendirdiler. Etrafta bir çok parlak ışık vardı. Maksimum hızla gitmeme rağmen onlara yaklaşamıyordum. Sonunda onları kovalamayı bıraktım çünkü yakalanmaları imkansızdı. Rotam üzerindeki diğer cisimlere yöneldim. Daha sonra yaklaşık 10 mil uzakta bulunan tek bir parlak ışığın peşine düştüm, fakat oraya varmama 2 mil kala cisim inanılmaz bir hızla kayboldu.”
Halk panik içindeydi. Başkan Truman’a tüm ülkeden, verdiği emirleri protesto eden telgraflar yağıyordu. Bunun üzerine Hava Kuv. İstihbarat Başkanı General Stamford hemen bir basın toplantısı yaptı ve Washington semalarındaki tanımlanamayan cisimlerin, ısı değişimlerinden kaynaklanan olağandışı bir radar karmaşası olduğunu söyledi. Her ne kadar cisimleri gözlemleyen radar operatörleri ve binlerce tanık bu resmi açıklamayı kabul etmedilerse de toplantı amacına ulaşmış ve panik yatışmıştı.
Yüzbaşı Edward Ruppelt ve Hava Kuv. İstihbarat Başkanı Orgeneral Stamford
1952’deki UFO dalgası, birçok bilim adamı ve hükümet görevlisini UFO’ların ciddiye alınması gerektiğine ikna etmiştir. Dönemin İngiltere Başbakanı Winston Churchill, İngiliz Savunma Bakanı’na bir mektup yazarak uçan dairelerle ilgili bütün bu gelişmelerin ne anlama geldiğini sormuştur. İngiliz Devleti’ne ait resmi kayıtlar, İngiltere’nin Washington olayını takiben UFO’lar hakkında resmi bir soruşturma başlattığını ve Kraliyet Hava Yolları (RAF) pilotlarının UFO deneyimleri hakkında konuşmamaları konusunda uyarıldığını göstermektedir. UFO’lara karşı bir savunma stratejisi oluşturmak amacında olan Churchill, bazı üst düzey yetkililerini bilgi almak üzere Washington’a göndermiştir.
1952 yılı, UFO Gerçeği' nin resmi makamlarca da onaylandığı yıl olması bakımından büyük önem taşımaktadır. Tüm bu olaylar yetkililerin ve halkın UFO’ları ciddiye almaya başlamasını sağlamıştır.
Türk basınında WDC UFO olayı
MODERN ÇAĞ UFO OLAYLARI PHEONIX U F O OLAYI
Tanıkların ifadelerine göre Pheonix- Arizona 'da gözlemlenen Bumerang şeklindeki UFO'nun temsili resmi
13 Mart 1997’de Arizona’nın Phoenix şehri, tarihin en büyük toplu UFO gözlemlerinden birine tanık olmuştur. Yerel hava kuvvetleri üsleri, haber merkezleri ve UFO organizasyonları gökyüzünde ilerleyen dairesel turuncu ışıklar rapor eden binlerce kişi tarafından telefon yağmuruna tutulmuş, bu esrarengiz ışıklar Las Vegas’tan Phoenix’e kadar bir çok yerden gözlemlenmiştir.
Olaylar, 13 Mart akşamı saat yaklaşık 19.30’da başlamış ve 22.30’a kadar 3 saat boyunca sürmüştür. İlk raporlardan birisi Handerson, Nevada’daki eski bir polis memuru ve ailesi tarafından bildirilmişti. Tanıklar, “V” şeklinde, boomerang ya da kamaya benzer bir cismin gökyüzünde güneydoğu yönünde ilerlediğini belirtmişlerdi. Cisim daha sonra Arizona’nın Paulden kentinde görülmüş; gözlemciler “V” biçimli, mavi-beyaz ve sarı-beyaz renkte ışıkların gökyüzünde dolaştığını söylemişlerdi.
Pheonix'te gözlemlenen UFO'nun CNN'de yayınlanan görüntüsü
Gözlemi yapan tüm tanıkların söyledikleri arasında pek çok ortak nokta vardı: Cisim son derece büyüktü; üçgenimsi, “V” şekilliydi, üzerinde pek çok parlak ışık vardı ve karanlığın içinde sessizce ilerlemişti. Tanıklardan biri cismin havada kayar gibi süzüldüğünü, kendisinden gelen en ufak bir sesi duyabilmek için dikkatlice kulak kesildiklerini söylemişti. Ancak hiçbir ses duyulmamıştı; tamamen sessizdi.
İllüstrasyon
Dev araç yaklaşık 2-3 km. genişliğinde ve 1,5 km. uzunluğundaydı. Tahmini yüksekliği 250-300 m. arasında değişiyordu. Paulden’den Prescott Valley’e doğru ilerleyen cisim burada bulunan halkın tam üzerinden geçmiş, dolayısıyla çok net bir biçimde gözlemlenebilmiştir. Tanıklar cismin kesinlikle katı bir cisim olduğunu, çünkü üzerlerinden geçerken gökyüzünün büyük bir bölümünü kapladığını bildirmişlerdir. UFO’nun bir sonraki durağı Dewey olmuş; aynı zamanda Chino Valley, Tempe ve Glendale’den de gözlemlenmiştir.
Daha sonra Phoenix şehrine geçen UFO yaklaşık 4-5 dakika havada asılı kalmıştır. Görgü tanıkları ilk önce Phoenix yakınlarındaki dağlar üzerinde bir ışık topu gördüklerini, daha sonra bu ışık topundan başka ışıklar daha çıktığını ve bunların ilk ışıkla aynı hizzaya gelerek düz bir çizgi oluşturduklarını söylemişlerdir. Farklı ve değişken yoğunluktaki bu yedi ışık topu, binlerce kişinin şaşkın bakışları altında kısa bir süre havada sabit kaldıktan sonra yoluna devam etmiştir.
Bu tarihi an, yüzlerce kişi tarafından videoya alınmış ve fotoğraflanmıştır. Çekilen videolarda düz bir çizgi üstünde yolalan ok biçimindeki ışıklar açıkça görülmektedir; ön tarafta bulunan dört ışığı arkadan iki ışık takip etmekte ve bir kavis oluşturmaktadır. Uzun süreli video çekimlerinden bazılarında tek bir sıra üstünde bulunan yedi tane ışık görülmekte ve onlardan ayrı duran sekizinci bir ışık daha göze çarpmaktadır. Bir başka videoda ise, birbirine eşit mesafedeki üç ışığın ateşten bir çembere dönüştüğü görülmektedir.
Phoenix Havaalanı’ndaki hava trafik kontrolörleri de söz konusu olayı gözlemlediklerini fakat radar kayıtlarında bu cisimlere rastlanmadığını rapor etmişlerdir.
Phoenix olayı, çok çarpıcı bir toplu UFO gözlemidir. Bu olayla birlikte UFO’ların varlığı hem binlerce tanığın ifadeleriyle, hem de görsel belgelerle kanıtlanmıştır.
İLLÜSTRASYON
Kenneth Arnold
UFO Olgusu modern çağda resmi olarak 24 Haziran 1947’de, Amerikalı işadamı-pilot Kenneth Arnold’un Washington’daki Cascade sıradağlarında tanımlanamayan uçan cisimlerle karşılaşmasıyla başlamıştır. Bu gözlemle birlikte, “uçan daire” olgusu 20. yüzyıla damgasını vurmuştur.
Arnold UFO gözlemini yaptığı özel uçağıyla
24 Haziran günü özel uçağıyla Rainier Dağı yakınlarında, 14,000 feet yükseklikte yolculuk yapmakta olan Arnold’un dikkatini gökyüzünde aniden parlayan bir ışık çekti. Arnold, gördüklerinin bir yansıma olmadığını anladıktan sonra daha da şaşırtıcı bir şeyle karşılaştı: Yolunun üzerinde son süratle giden yassı, yarım ay şeklinde diskler vardı. 9 taneydiler, bir sıra halindeydiler ve aralarında neredeyse sihirli bir bağ vardı. Gökyüzünde bir aşağı bir yukarı hareket ediyorlar, ardından da yükseliyorlardı. Arnold, o anda, gördüğü cisimlerin deneme uçuşuna çıkmış gizli Amerikan uçakları olduğunu sandı. Arnold daha sonra “Bu noktada beni en çok kaygılandıran şey, uçakların üzerlerinde kuyruk kısmı bulunmamasıydı”, diyecekti.
Arnold'un gördüğü 9 cismin temsili resmi
Deneyimli bir pilot olan ve cisimlerin tahmini hızını hesaplayabilen Arnold’un bu cisimlerin bildiği tüm uçaklardan çok daha hızlı gittiğini farketmesi uzun sürmedi. Cisimler, saatte 1,600 km’den daha hızlı gidiyorlardı ki bu o zamanlarda insan yapımı hiçbir uçağın ulaşamayacağı bir hızdı. Arnold “acaba bunlar dünya dışına mı ait” diye düşünmeye başlamıştı. Arnold daha sonra bu cisimlerin tepsi gibi yassı ve güneş ışınlarını yansıtacak kadar parlak olduğunu anlatacaktı. “Kanat genişlikleri en az 30 metreydi. Hayatımda hiç o tip bir uçak görmemiştim.”
Fakat her şey daha yeni başlıyordu. Arnold’un kontrol kulesine verdiği kısa rapor, tahmin ettiğinden çok daha büyük bir karmaşa yaratmıştı. Arnold, gideceği yer olan Yakima’ya ulaştığında, müthiş hikayesini duymak için can atan gazeteciler tarafından karşılandı. Gördüğü cisimlerden bahsederken, onların havada, havuzda sekerek giden yassı bir taş gibi zıpladıklarını kastederek, “suda atlayarak giden bir fincan tabağı” gibi hareket ettiklerini belirten sözleri basın tarafından yanlış yorumlanarak cisimlerin tabağı andırdıkları şeklinde yazılınca, flying saucers - uçan daire deyimi de kelime dağarcığımıza girmiş oldu.
Olayın büyük yankı uyandırması yetkililer üzerinde yoğun bir baskıya neden olmuştu. Bu konu hakkında bir şeyler yapmaları kaçınılmaz olmuştu. FBI ve Hava Kuvvetleri hemen harekete geçti. Arnold’ın ne görmüş olabileceği hakkındaki makul açıklamaları gözden geçiren fakat hiçbir sonuca ulaşamayan yetkililer, sonunda bu olayı örtbas etmeye çalışarak, bir göz yanılsaması olarak kayıtlarına geçirdiler. Fakat Arnold hiçbir zaman bu resmi kararı onaylamadı.
Arnold gördüğü cisimlerin temsili resmini basın mensuplarına gösterirken
Arnold, gördüklerinin neden bir göz yanılsaması olmadığını anlatırken şöyle demektedir: “Ben, bu cisimleri sadece uçağımın ön camından görmedim. Uçağı yana döndürerek camımı açtım ve onları tamamen net bir açıdan gözlemleyebildim.” Bir FBI ajanının Arnold’ın gözleminin güvenilirliği hakkında söylediği şu sözler de kayda değerdir: “Arnold’la görüşme yapan yetkilinin kişisel görüşü, Arnold’ın raporda gördüğünü söylediği şeyi gerçekten de görmüş olduğu yolundadır. Ayrıca, böyle bir iddia ortaya atmak Arnold’a birşey kazandırmayacak, aksine kaybettirecektir. Arnold’ın, böyle bir olayı rapor etmeden önce birşeyler gördüğüne son derece ikna olmuş olması gerekir, zira bu ifadesiyle alay konusu olmayı göze almıştır.”
06 Haziran 2002, SABAH
Uzun yıllardan beri UFO aktivitelerinin merkez noktalarından biri olan İngiltere, UFO gözlemlerinin sıkça bildirildiği bir ülkedir. Yazılı tarihin başlangıcından bu yana Britanya Krallığı semalarında esrarengiz cisimler gözlemlenmektedir. İngiltere, İskoçya ve Galler manastırları bu olağandışı olaylara dair pek çok kayıtla doludur, fakat bunların “uzaylı ve uçan daire gözlemleri” olarak nitelendirilmeleri ancak yakın tarihte gerçekleşmiştir. Bundan önce, Britanya semalarında görülen gizemli ışıklar ve cisimler; balon, uçan gemi, cennetten gelen mesajlar, ejderha ve diğer mitolojik yaratıklar olarak tanımlanmaktaydı.
Geçtiğimiz 50 yıl içinde UFO fenomeni hem yapılan gözlem sayısı hem de deneyimlerin çeşitliliği itibariyle gelişmiş ve farklı karşılaşma türleri, crop circles (ekin çemberleri) gibi yepyeni olgular ortaya çıkmıştır. Bu sayede, hem eski olaylar hem de yeni gerçekleşen gözlemler farklı bir açıdan değerlendirilmeye başlanmış ve UFO’ların İngiltere tarihindeki yeri açık bir biçimde gözler önüne serilmiştir.
UFO’lar hakkındaki en eski ve en dikkat çekici açıklamalardan biri de, 1940 Britanya savaşında Kraliyet Hava Kuvvetleri Savaş Birliği’nin Başkomutanlığını üstlenmiş eski Hava Mareşal Lord Downing’ten gelmiştir. 1954’te alışılmadık bir makale yayımlayan Downing, İngiltere’de o tarihe kadar rapor edilen UFO gözlemlerinin sayısının 10,000’den fazla olduğunu söylemiş ve bunların çoğunluğunun herhangi bir bilimsel açıklamasının bulunmadığını sözlerine eklemiştir. UFO’ların radarlar tarafından da tespit edildiklerini ve gözlemlenebilen hızlarının saatte 9,000 milden fazla olduğunu belirten Dawning açıklamasına söyle devam etmektedir:
“UFO’ların var olduğuna ve onların dünya üzerindeki herhangi bir ulus tarafından yapılmadığına inanıyorum. Bu yüzden de onların dünya dışı bir kaynaktan geldiklerine dair teoriyi kabul etmekten başka bir alternatif görmüyorum.”
Yıllara Göre Bazı İngiltere UFO Olayları
İşte, İngiltere’de 1900’lerin başlangıcından bu yana gerçekleşen önemli UFO olaylarından bazıları:
12 Ekim 1912, Sheerness, Kent
Tuhaf sinyal sesleri çıkaran esrarengiz bir uçan bir cisim gözlemlenmiştir. Bu gözlem, 1900’lerin başlarında yaygın olan hayalet balon gözlemlerinden biridir.
1912
İngiltere Başbakanı Winston Churchill, gizemli Uçan Cisimlerin gözlemlerini kapsayan ilk resmi UFO araştırmasını başlatmıştır.
Eylül 1942, Newbiggin, Northumberland
Newbiggin yakınlarındaki radar üssünde görev yapan 27 yaşındaki Albert Lancashire, gökyüzünde tuhaf ışıklarlar yayan bir cisim gözlemlemiş; bu cisimden çıkan yaklaşık 30 cm. genişliğinde sarı bir ışık doğrudan Albert’in yüzüne vurmuştur. Albert kendini havada süzülüyor gibi hissetmiş, ardından da bayılmıştır. Uyandığında birkaç yüz metre ileride yerde yatıyor olan Albert, bu olayı çok uzun bir süre kimseye bildirmemiştir.
14 Ekim 1954, Essex
Hava Teğmen James Saladin, saat 16.15 civarında Meteor Mark 8 model bir uçakla Southend yakınlarındaki Thames nehri üzerinde uçarken, ona doğru yaklaşan üç cisim görmüştür. Bu cisimlerin ikisi uçağın iki yanına doğru yaklaşarak onu izlemiş, diğeri ise Saladin’in uçuş rotasını takip etmiştir. Saladin bu olayı üssüne rapor etmiştir. 13 Ağustos 1956, Bentwaters Hava Üssü
Akşam saat 22:55 civarında, Bentwaters Hava Üssü’ndeki radarlar saatte 5,000 mil hızla giden bir UFO’nun üsse doğru yaklaşmakta olduğunu tespit etmiştir. Olayı araştırmak için söz konusu noktaya bir T-33 gönderilmiştir. Yaklaşık bir saat sonra, yer kontrol kulesinden bir başka UFO gözlemlenmiş ve çok hızlı hareket eden parlak bir ışık olarak tarif edilmiştir. Cisim radar istasyonları tarafından da tespit edilmiş, hatta o sırada uçuş halinde olan bir C47 pilotu cisimle görsel temas kurmuştur.
29 Ağustos 1965 Warminster, Wiltshire
17 yaşındaki Gordon Faulkner, şehir merkezi üzerinde uçan bir UFO’nun fotoğrafını çekmiş, bu fotoğraf basında geniş yer kaplamıştır.
26 Kasım 1967, Moigne Downs, Dorset
Sabah saat 11:25 civarında köpeklerini yürüyüşe çıkaran J.B.W. Brooks, aniden kopan fırtına yüzünden yerdeki bir oyuğa yatmış ve buradan gökyüzünde uçan yuvarlak bir cisim gözlemlemiştir. Bu cismin uçak gövdesine benzeyen kirişlerinden birinin ileriye, diğer ikisinin geriye doğru uzanmakta olduğunu söyleyen Brooks, kirişlerin daha sonra cismin ortasındaki diskle birleşerek çarpı işareti oluşturduğunu ve dönmeye başladığını belirtmiştir. Bu gözlem yaklaşık 22 dakika sürmüş, ardından cisim eski biçimini alarak hızla gözden kaybolmuştur.
6 Kasım 1967, Avon ve Sopeley, Hampshire
Gece saat 01:00 sularında arabasıyla otobanda gitmekte olan Carl Farlow, Avon nehri üzerindeki köprüye geldiğinde, arabasının elektrikli aksamları çalışmamaya başlamıştır. Sorunun ne olduğunu anlamak için kenara çeken Farlow, yolun üzerinde asılı duran yumurta biçiminde bir cisim görmüştür. Cisim daha sonra ortadan kaybolmuş, ardında yalnızca erimiş bir asfalt brakmıştır. O sırada Farlow’un arabasında bulunan bir veteriner ve bir bayan yolcu da olaya tanıklık etmişlerdir. Polis çağırılmış, fakat daha sonra olay yetkililer tarafından örtbas edilmiştir.
11 Ocak 1973
Mesahacı olarak çalışan Peter Day, arabasıyla Aylesbury’e doğru giderken, bulunduğu yerden yaklaşık bir mil uzakta kehribar rengi ışıklar yayan bir cisim gözlemlemiştir. Yanında fotoğraf makinası olan Day, bu cismin fotoğrafını çekmeyi başarmıştır. Daha sonra Kodak tarafından incelenen fotoğrafın sahte olmadığı anlaşılmıştır. Aynı olay başka kişiler tarafından da gözlemlenmiştir.
16 Ekim 1973, Langford Budville, Somerset
İsmi gizli tutulan 43 yaşındaki bir kadın Langford Budville’e doğru giderken birden arabasının motoru durmuştur. Neler olduğunu anlamak için arabadan inen kadın, bir şeyin koluna dokunduğunu hissetmiş; arkasını döndüğünde bunun 1.80 boylarında robota benzer bir varlık olduğunu görmüştür. Bu varlık tarafından bir uçan daireye götürülen kadın, burada bir takım incelemelerden geçmiş; uyandığında kendini arabasında bulmuştur.
27 Kasım 1974 -Aveley Kaçırılma Olayı
Aveley olayı, UFO tarihindeki en ünlü kaçırılma olaylarından biridir.
John ve Alain Avis takma adlı çift, üç çocuklarıyla birlikte Aveley’deki evlerine doğru giderlerken önlerini yeşil bir sis kaplamıştır. Avis’ler sisin içine doğru girmişler, bu sırada araba radyoları arızalanmış, fakat bir süre sonra sisten kurtulmayı başarmışlardır.
Bu süre içinde neler olduğunu hatırlayamayan Avis’ler esrarengiz rüyalar görmeye başladıktan sonra bir hipnoz uzmanına gitmişler ve hipnoz sonucunda başka bir gezegenden gelen uzaylılar tarafından kaçırıldıkları ortaya çıkmıştır.
4 Şubat 1977, Broad Haven, Dyfed
14 ilkokul öğrencisi gümüşi sarı renkte ve puro biçiminde bir UFO gözlemlemişler, bunlardan bazıları aynı zamanda gümüş rengi bir kıyafet içindeki insanımsı bir figür gördüklerini bildirmişlerdir. Bu olayın ardından aynı bölgede kubbe biçiminde bir UFO daha gözlemlenmiş, bunu izleyen aylarda bir çok UFO gözlemi daha rapor edilmiştir.
1 Eylül 1978, Llanerchymedd, Anglesey, Gwynedd
Futbol oynayan çocuklar bulundukları sahanın yakınlarına helikopter olduğunu sandıkları bir cismin indiğini görmüşlerdir. Meraklanarak olay yerine giden çocuklar, bunun rokete benzer, beyaz bir araç olduğunu farketmişler ve ailelerini çağırmışlardır. Hep birlikte aracın bulunduğu yere giden çocuklar ve aileleri aracın yanında 1.80 boylarında iki insan benzeri yaratığın durduğuna tanık olmuşlardır. Yerel Hava Kuvvetleri üsleri olayla bir ilgilerinin bulunmadığını bildirmiştir.
28 Kasım 1980, Todmordon, West Yorkshire Polis Alan Godfrey'in Kaçırılma Olayı
Sabah saat 5:00 civarında bir ihbarı değerlendirmek üzere Burnley yolunda gitmekte olan polis memuru Alan Godfrey, yolunun üzerinde otobüse benzettiği bir araç görmüştür. Arabasıyla araca doğru yaklaşan Godfrey, bunun bir otobüs değil, havada hiçbir ses çıkartmadan duran, yaklaşık 3-4 metre çapında, kubbeye benzer bir cisim olduğunu farketmiştir. Cisim daha sonra gözden kaybolmuştur. Godfrey, daha sonra hatırlayamadığı bir zaman dilimi yüzünden bir hipnoterapiste gitmiş; yapılan hipnoz sonucunda Godfrey’in uzaylılar tarafından kaçırılmış olduğu ortaya çıkmıştır.
1 Aralık 1987, Ilkley Moor, Yorkshire
İsmi verilmeyen eski bir polis memuru, sabah erkenden Doğu Morton’da oturan bir yakını ziyaret etmek üzere yola çıkmıştır. Eski bir kazı alanının yakınlarında yürümekteyken dikkatini çeken bir şey olmuş; geri dönüp baktığında yaklaşık 1.20 boylarında, küçük, yeşil, uzun kollu bir yaratığın tepelikteki bir oluğa doğru koşmakta olduğunu farketmiştir. Yaratık kendine doğru bağıran bu eski polise kollarını sallayarak cevap vermiş; o da bu esnada yaratığın bir fotoğrafını çekmeyi başarmıştır. Fotoğrafta, bir patikayı çıkmakta olan tuhaf, uzun kollu, üç boyutlu bir figür görülmektedir. Fotoğraf daha sonra uzmanlar incelenmiş ve üzerinde herhangi bir oynama yapılmadığı ortaya çıkmıştır.
1989, Bonnybridge, Shieldhill yakınları, İskoçya
Bu çok tanıklı UFO gözleminde, bir itfaiye ekibi Gradrum Moss’taki bir yangını söndürmeye çalışırken havada birdenbire kırmızı bir cisim belirmiştir. Cisim itfaiye arabasına doğru yaklaşmış, sonra da hızla batıya doğru uçmuştur. Ardından havada ikinci bir cisim daha belirmiş ve tanıkların bulunduğu yerden yaklaşık 6 metre yukarda asılı kalmıştır. Bu cisim daha sonra hızla tanıkların üstüne doğru gelmiş, son anda yönünü değiştirerek gözden kaybolmuştur. Tanıklar, üçüncü bir cismin daha üzerlerinden geçtiğini bildirmişlerdir. Basın, sonradan pek çok sayıda UFO gözlemine daha ev sahipliği yapan Bonnybridge’e “İskoçya’nın UFO başkenti” ismini takmıştır.
27 Aralık 2000, Ballater, İskoçya
Akşam saatlerinde, üçgen şeklinde bir cismin İngiltere Kraliçesi’nin yazlığı Balmoral Kalesi yakınlarında uçtuğu gözlemlenmiştir. İçlerinde yerel polisin de bulunduğu görgü tanıkları, bir ev büyüklüğünde ve gri renkte olan bu cismin Craigendarroch Oteli yakınlarında, yerden bir kaç bin metre yukarıda asılı kaldığını ve beyaz-gri lazer ışınları ve mavi ışıklar yaydığını bildirmişlerdir. UFO birkaç dakika sonra gözden kaybolmuştur.
İTFAİYE MEMURUNUN KIZININ FOTOGRAFINDAKİ VARLIK
1964 yılında, İngiltere’nin Burgh bataklıklarında çok şaşırtıcı bir olay gerçekleşti. 24 Mayıs Pazar günü Carlisle’lı itfaiye memuru Jim Templeton, eşi ve iki kız çocuğunu Solway Firth yakınlarındaki bataklıklara gezmeye götürdü ve orada küçük kızı Elizabeth’in birkaç fotoğrafını çekti. Bir kaç gün sonra çektiği fotoğrafları almaya giden Templeton, fotoğrafçının söylediği bir söz üzerine şaşkına döndü: Fotoğrafçı, Elizabeth’in en güzel pozunun arkadan geçen bir adam yüzünden bozulduğunu söylüyordu. Oysa ki o gün etrafta onlardan başka kimse yoktu. Fakat fotoğrafçının da söylediği gibi, resimde gümüşi beyaz renkte giysiler içindeki bir adam kızının tam arkasında duruyordu..
Kızın arkasındaki VARLIK
Olayı aydınlatmaları için polis ve Kodak Laboratuarları’ndan uzmanlar çağırıldı. Kodak uzmanları başlangıçta resmin hileli olduğunu düşündüler, fakat daha detaylı bir araştırma, resmin hileli olmadığını ve o sırada orada bulunan bir varlığı gösterdiğini ortaya çıkardı. Bütün bunlara bir açıklama getiremeyen polis, analiz raporlarına rağmen olayı "açıklanamamıştır" denilerek kayda geçirdi ve soruşturmayı kapattı.
Bir yıl sonra olay hakkında itfaiyeci arkadaşlarına bir konuşma yapacak olan Jim Templeton olay yerine giderek birkaç slayt çekti. Fakat bu slaytlar, film Templeton’a teslim edilmeden önce diğerlerinin arasından alınmıştı! Olayı araştıran polis, Templeton’a slaytlarla ancak Savunma Bakanlığı’nın ilgilenebileceğini çünkü bu slaytların bataklıktaki füze inşa edilen bir bölgenin çok yakınlarında çekilmiş olduğunu söyledi.
Jim Templeton’a söylenenlere göre, İngiliz Hükümeti’nin Templeton’ın çektiği fotoğrafla ilgilenmesinin sebebi 1964 Mayıs’ının aynı haftasında meydana gelen başka bir olaydı. Avusturalya Çölü’ndeki Woomera bölgesinde bir Blue Streak test roketinin fırlatılışı, otomatik kameralarda gözlemlenen beyaz “bir varlık” yüzünden başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Arşivlerde hemen her Blue Streak uçuşunun film kayıtları bulunmasına rağmen bu döneme ait film kayıtları kayıptı. Fakat bu filmin, 5 Haziran günü saat 9.14’te, yani Jim Templeton’ın Burgh bataklıklarında resim çektiği günden yaklaşık iki hafta sonra çekildiği bilinmekteydi; bu Jim’in başından geçenleri de açıklamaktaydı.
O sabah çekilen resmi filmde, Blue Streak roketinin yanında beyaz, diske benzer bir ışık göze çarpmaktaydı. Bu filmdeki görüntüler bir uzay adamına ya da Jim Templeton tarafından fotoğraflanan cisme benzemiyorsa da, birbirlerinden binlerce mil uzaktaki roket imalat ve test bölgelerinde ardarda yaşanan bu olaylar Savunma Bakanlığı’nın dikkatini çekmişti Yoksa bu, uzaylıların ne zaman isterlerse teknolojimizi incelemeye gelebilecekleri gösteren yeni bir kanıt mıydı?
Fotografın yakın plan görüntüsü
MODERN ÇAĞ UFO OLAYLARI YÜZBAŞI MANTEL UFO KARŞILAŞMASI
UFO olaylarından en bilinenlerinden biri 7 Haziran 1948 günü öğleden sonra gerçekleşmiştir O tarihte, UFO olayından ziyade daha çok bir trajedi yaşanmıştı: 24 yaşındaki Kentucky Ulusal Hava Koruma Pilotu Kaptan Thomas F. Mantell, F-51’iyle Franklin’in güneyine doğru uçarken aracının yere çakılması sonucu öldü.
Yüzbaşı Thomas Mantel
Kentucky Karayolu Devriyesi, Knox yakınındaki Godman kontrol kulesine, Maysville, Irvington Owensboro ve Madisonville sakinlerinin düzensiz hareketli bir UFO gördüklerine dair rapor geldiğini bildirmişti. Ayrıca, aynı gün daha güneydeki Nashville, Tennessee’den, kuzeye doğru AFB Lockbourne, Columbus’da ve Ohio’da bir çok görgü şahidinin olduğu öğrenildi. Bu çok sayıdaki görgü tanığından biri olan Godman Kontrol Kulesi Komutanı da UFO’yu saat 13:20’de gözlemlemişti. Tariflerin hepsi, cismin beyaz renkli, sanki aşağıdan yukarıya doğru bir dondurma ya da koni biçiminde bir şemsiyeye benzediği konusunda birleşiyordu. Gökyüzü açıktı.
Öğleden sonra 14:45’te, Ulusal Hava Kuvvetlerinin 4 adet F-51 tipi uçağı, Godman-Marietta,Georgia-Standiford, Louisvell-Kentucky ve diğer incelenmesi istenen bölgelere vardılar. Yakıtı az olan Standiford üzerinde uçtu, diğerleri Kaptan Thomas Mantell liderliğinde UFO’nun peşinden gittiler.
İllüstrasyon
Mantell maksimum gücün hemen altındaki 15 bin fitte seyrederken kontrol kulesine bağlanarak UFO’nun metalik sarı renkte ve çok büyük olduğunu ve kendi hızının yarısı bir hızda seyrettiğini bildirdi. 22 bin fit yükseklikte iken iki pilot birbirinden ayrıldı. Teğmen. B.A. Hammond, Mantell’e oksijen yetersizliği yüzünden takibi bırakmaları gerektiğini bildirirken, Mantell UFO’yu daha yakından görmek için yaklaşmaya devam edeceğini söyledi. Başka bir konuşma yapmayan Mantell tırmanmayı sürdürdü. 15:15’de Mantell’in uçağından gelen sinyalin kesilmesiyle derhal araştırmalar başlatıldı. Saat 17’den hemen sonra Mantell’in F-51’inin enkazı Kentucky Franklin yakınlarında bulundu. Uçağın gövdesi havaya kalkmış, kuyruğu ise aşağıdaydı. Mantel’in cesedi hala uçağın kokpitindeydi ve kokpit hala kilitliydi. Yüzbaşının saati, çarpışma anı olarak belirlenen 15:18’te durmuştu.
Kaza uzmanları, Mantell’in F-1 Mustang ile 25.000 fitten 30.000 fite tırmanırken baygınlık geçirerek güç kaybettiğini, alçaldığını ve daireler çizerek ölüm dalışına geçtiğini düşündüler. Mantell’in düşmeden önce tekrar bilincinin yerine gelerek dalışını durdurmaya çalıştığı da çıkartılan sonuçlar arasındaydı. Uçağın, basınçtan dolayı daha yere çarpmadan parçalanmış olabileceği düşünüldü.
Resmi kaza soruşturması, UFO’yu gören bir çok sivil gözlemcinin bulunmasından dolayı bir çarpışma olduğu gerçeğinin saklanması imkansız olduğu halde, hızlı ve sessiz bir şekilde yürütüldü. Hava Kuvvetleri, olayı son derece ciddiye aldıklarına dair en ufak bir ipucunun belli olması halinde insanların ‘Mantell gökteki canavar uzaylılar tarafından düşürüldü’ diye avaz avaz ortaya çıkacaklarını biliyordu.
Çözüm yolu: Venüs gezegeni imdada yetişerek, Mantell’in “Çok büyük ebatta bir metal obje” açıklaması da dahil, her şeyin resmi açıklaması oldu. Edward J. Ruppelt Gizli Projeler müdürü olduğunda, bu açıklamanın Pentagon’daki üst düzey bir yetkili tarafından arz edildiğini öğrenmişti. UFO soruşturması konusunda hiçbir deneyimi olmayan bu resmi görevli Pentagon’un isteğiyle uzman olarak tayin edilerek, konuyla ilgili cevap isteyenlere bu açıklamayı yapıyordu.
Neticede Ruppelt, Kentucky şehri üzerinde ışıklara neden olan objenin, Orduya ait kimsenin bilmediği gizli bir projenin bir parçası olan hava balonu olduğunu açıkladı. Bununla birlikte, Saturday Evening Post’un yazdığına göre; eğer Mantel Venüs’ü yakalamaya gitmediyse, suçlu Ordu’nun kozmik ışın balonu, diğer bir değişle hava balonu olmalıydı. Ocak 1950’de Em. Albay Donald E. Keyhoe, "hiçbir balonun Mantel’in objesinde olduğu gibi ışıklı manevralar yapamayacağını" iddia etti. Mantel’in oksijen yüzünden bayıldığı için çarptığı söylencelerine ise, “bu bana dosyayı kapatmaya çalışmak gibi görünüyor”dedi.
MODERN ÇAĞ UFO OLAYLARI
DÜNYA SAVAŞLARINDA UFO GÖZLEMLERİ
1. ve 2. Dünya Savaşları sırasında askeri pilotların diğer uçaklardan çektikleri UFO fotografları (üstte ve altta)
I. ve II. Dünya Savaşları öncesinde ve savaşlar sırasında pek çok tanımlanamayan uçan cisim (UFO) gözlemi rapor edilmiştir. Bu gözlemlerin bazıları askeri savaş uçağı pilotları ve ekipleri tarafından da gözlemlenmiş ve bazıları yan uçaklar tarafından fotograflanmıştır (üstte ve altta)
Bu gözlemler arasında en dikkat çekicileri aşağıda sunulmaktadır:
1913: Bulgaristan’daki Struma Vadisi’nde büyük bir ateş topunun Yunan sınırına doğru gitmekte olduğu görülür. Havada ağır ağır alçalan bu cisim şaşkınlıkla izlenir. O yılın yaz aylarında, Zatloukal’da yaşayan 20 yaşındaki François, akşam 9 sıralarında gökyüzünde 6 tane, yıldız benzeri, ateş kırmızısı cisim görür. Saat yönünde bir elips çizen bu cisimler, Zatloukal’a doğru yollarına devam ederler.
1914: Romanyalı bir öğretmen evinin bahçesindeyken gökyüzünde küre biçiminde olan ve ucundan egzoz borusu çıkan bir cisim gözlemler. Yerden 25 m. yükseklikte olan bu araç doğuya doğru gitmektedir. Bu cisim, bir hafta boyunca tüm kasaba halkı tarafından tekrar tekrar gözlemlenir.
1916: 31 Ocak günü İngiltere Rochfort’ta devriye uçuşuna çıkan Pilot Teğmen J.E. Morgan, saat 8.45 sularında, 5.000 fitte seyrederken, kendisinden biraz daha yüksekte uçan ve “ kör bir sürücü tarafından sürülen, ışıklı pencereye benzeyen bir demiryolu taşıtı” olarak tanımladığı bir cisim görür. Morgan bir düşman uçağı tarafından yakalandığını düşünerek ateş eder, bunun üzerine ışık yükselerek aniden kaybolur. Bu olay Kaptan Joseph Morris tarafından yazılan “Almanya’nın İngiltere’ye 1914-1918’deki Hava Saldırıları” kitabında da yer almaktadır. Bu olay, bir hava aracından yapılan ilk UFO gözlemi ve UFO’lara ilk havadan ateş açma olayıdır.
1917 Güney Afrika’da yaşayan 7 yaşındaki Elizabeth Klarer ve kız kardeşi, Ekim ayında, saat 17.30 sıralarında gökyüzünde turuncu renkte bir top görürler. Hızla onlara doğru yaklaşan bu topu meteor sanan genç kız, daha sonra ateş topunun çevresinde 3 tur yapan ve topun seyir rotasını değiştiren küçük metalik küreyi farkeder.
13 Ekim 1917’de, şiddetli yağmura rağmen dışarıda toplanan 70 bin kişi, bulutlar dağılmaya başladığında ortaya çıkan inciye benzer, parlak bir disk görür. Disk daha sonra yükselerek gözden kaybolur.
22 Eylül 1922, Barmouth, Merionethshire, Wales: Cankurtaran botu dümencisi John Morris ve bir diğer şahit, İrlanda Denizi’nde, bir cismin, anormal derecede sessiz bir şekilde denize düştüğünü görürler ve bunun bir uçak kazası olduğunu düşünürler. Kazayı araştırmak için olay yerine gittiklerinde ise hiçbir iz bulamazlar. Daha sonra olayı araştırdıklarında, onlara o tarihte hiçbir uçak kazası kaydına rastlanmadığı söylenir.
Kasım 1926, ABD: Henry Thomas, yaşadığı büyük çiftlik evinin arka penceresinden içeri bakan normal boyda 3 kişi görür. Üçlü, gümüşümsü gri plastik tüplerle siyah botlardan oluşan garip bir kıyafet giymektedir. Başlarında astronotlarınkine benzer plastik bir kask vardır. Buradan gelen bir boru, varlıkların arkalarında taşıdıkları tanka bağlanmaktadır. Daha sonra adamlardan biri yüzünü Henry’e döner. Ampule benzeyen bir kafası ve çekik siyah gözleri olan bu varlıktan korkan Henry kaçarak oradan uzaklaşır.
1927, Sausalito, Marin Country, California: Yazar Ella Young, Madro Oteli’nin dışında otururken, puro şeklinde bir cismin körfezden, gökyüzüne doğru yıldırım gibi fırladığını görür. Obje, bildiği her hangi bir hava aracına benzememektedir. Sarı renkteki bu ince ve uzun obje büyük bir hızla ilerler.
1931 Avustralya ve Yeni Zelanda arası; Francis Chichester, uçuş kursu sırasında, gökyüzünde düzensiz olarak ve süratle hareket eden parlak ışıkları görünce korkuya kapılır. Uçağa yaklaşarak aracın ön tarafına doğru hareket eden bu garip obje daha sonra hızla uzaklaşır. Francis, gümüş inciye benzettiği bu cisimlerden birinin, ışıldak gibi parladığını söylemiştir.
1932-1934, İskandinavya: İskandinavya’nın uzak bölgelerinde görülen esrarengiz hava araçlarıyla ilgili raporlar 1932’lerde gelmeye başlamış ve 1934’de zirveye ulaşmıştır. Esrarengiz radyo sinyalleri de çoğu kez bu gözlemlere eşlik etmektedir. Bu hayalet uçaklar bir süre hareketsiz kaldıktan sonra eski rotalarına geri dönmektedirler.
Cisimlerin Özellikleri
1932 ile 1937 yılları arasındaki 5 yıllık dönemde tanımlanamayan yüzlerce gri hava aracı gözlemi rapor edilmiştir. Bu karışık raporlardan çıkarılan sonuçlar şunlardır:
Hava cisimlerinin bazıları klasik UFO tipinden değişik olarak, çok geniş, garip bir şekilde tek kanatlı ve çok motorluydu. Bir keresinde 5 kişi, tanımlanamayan 8 motorlu devasa bir hava aracı görmüşlerdi; bu bilinen hiçbir uçağa benzememekteydi.
Cisimler, genelde uçuşa olanak tanımayan kötü hava şartlarında ortaya çıkmaktaydılar.
Araçlar, kötü hava koşullarına rağmen, düşük irtifalarda, hiçbir ses çıkartmadan, daireler çizerek güç harcamadan durabiliyorlardı.
Bu esrarengiz hava araçları, askeri kuruluşların üslerde, demir yollarında ve diğer stratejik bölgelerde alarma geçmelerine rağmen, gizlenmek için hiçbir çaba harcamıyorlar ve aşağılarında bulunan arazileri tarayabilmek için güçlü ışıklar saçıyorlardı.
Alçaktan uçan araçlara genelde daha yüksekte seyreden ve zekice manevralar yapan esrarengiz kırmızı, beyaz ve yeşil ışıklar eşlik ediyordu. Bir keresinde, deniz uçağı tipinde bir cisim, bir botun yanına yaklaşması üzerine klasik UFO manevraları yaptı ve aniden bir duman bulutu içinde gözden kayboldu.
Güneyden Norveç’e, oradan İsveç’e ve daha sonra kuzeyden Finlandiya’ya uzanan bir rota üzerinde haftalar boyunca süren UFO gözlemleri, bu cisimlerin Kuzey Kutup Dairesi içinde bir üslerinin bulunduğunu düşündürmekteydi.
Bu hava cisimlerinin kaynaklarını bulma yolundaki tüm girişimler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Aralık 1933’te 4 Numaralı Havacı Birliğe bu esrarengiz uçakların üslerini aramalarını emreden İsveç Hava Kuvvetleri, 2 uçağını kaybetti, buna rağmen hiçbir şey bulamadı. Norveç ve Fin Ordusu tarafından yapılan benzer araştırmalar da aynı şekilde başarısızlıkla sonuçlandı.
II. Dünya Savaşı Sırasında UFOlar
Japonların Pearl Harbor baskınından 3 ay sonra, ABD Askeri Kuvvetleri, Amerika kıtasına gerçekleştirilebilecek bir hava saldırısını engelleyemeyecek durumdaydı. Pasifik sahilindeki gerginlik artıyordu. 25 Şubat gecesi saat 2:25’te, Los Angeles’ta hava saldırısı sirenleri duyuldu. Şehir karartıldı ve saat 3:16’da uçaksavar topçu birliği (AAA), okyanus yönünden gelen tanımlanamayan bu gök cisimlerini bombalamaya başladı. Araştırma ışıkları da bir yandan onları havada takip ediyordu. Bölgede en az iki tip hava cismi varmış gibi görünüyordu. Görgü tanıkları hızla hareket eden, yüksekten uçan, kırmızı ya da gümüş rengi küçük cisimler gördüklerini, ve bunların saatte yaklaşık 29.000 km’lik bir hızla, AAA’nın top ateşlerini atlattıklarını bildirmekteydiler. Bunların dışında bir de, ilk başta hareketsiz gibi duran büyük bir cisim Culver Şehri üstünde araştırma ışıklarına yakalandı. Cismin gözden kaybolmadan önce, saatte 100 km hızla Santa Monica sahiline sonra da Long Beach’in güneyine doğru uçtuğu görüldü. Anlatıldığına göre, bu büyük araç bir çok kez vurulmuştu. AAA, saat 4:14’e kadar her birinin ağırlığı 6 kg. olan mermilerle bu cisimleri bombalamaya devam etti. Sonuçta cisimlerden hiçbiri yere düşürülemedi.
Hayalet Uçaklar
2. Dünya Savaşı sırasında, hem Avrupa’daki hem de Pasifik’teki savaş alanlarında esrarengiz hava olayları kaydedilmiştir. 2. Dünya Savaşı sonlarına doğru pilotlar, geceleri uçaklarının etrafında garip kızıl topların döndüğünü rapor etmeye başlamışlardı. İlk başta, bunların düzensiz gece ışıkları olduğu düşünülüyordu. Fakat raporlar üzerinde yapılan incelemeler, bu “hayalet uçaklar”ın havada pek çok olağandışı manevralar yaptıklarını ortaya çıkardı. Aşağıdaki olaylar “hayalet uçaklar” a tipik birer örnektir:
1943: Burma’dan Çin’e uçan ABD’li bombardıman pilotları, parlayan birtakım cisimlerden sinyal aldıklarını ve bu cisimlerin uçakların etrafını sardıklarını rapor etmişlerdir. Cisimler uzaklaşana kadar uçaktaki aletlerinin çalışmadığı bildirilmiştir.
1943 Ekim’inde, 348. Bombardıman grubu B-17 uçaklarıyla, Almanya’daki Schweinfurt’u bombalamaya başlamıştı. İşte tam bu sırada 2,5 cm. kalınlığında ve 10 cm. çapındaki küçük, gümüşi disklerin kendilerine doğru uçtuğunu gördüler. Binbaşı Holes, bunlardan birinin, bir uçağın kuyruğuna çarptığını, fakat hiçbir şey olmadığını rapor etti.
22 Aralık 1944: Düşman toprakları üzerinde 10 bin fit yükseklikte uçan müttefik pilotu birden, iki büyük, turuncu topun kendisine doğru yaklaştığını gördü. Onları telsiz operatörü de farketmişti. Bu cisimler düşman uçaklarına ya da bilinen herhangi bir şeye benzemiyorlardı. Cisimler aniden alçalarak uçağı takip etmeye başladılar. Bunun üzerine pilot manevralar yaparak onları atlatmaya karar verdi. Fakat bildiği en iyi manevraları denemesine rağmen onları atlatamadı. Pilot tam pes etmek üzereyken cisimlerin aniden gözden kaybolduklarını gördü.
1947: 1947’deki olayların birçoğu eğitimli gözlemciler tarafından bildirilmiştir. 28 Ağustos 1947’de Meksika’nın kuzeybatısında, 9000 fit yükseklikte uçan ordu savaş pilotu Ralph Johnson ve ordu kıdemli pilotu John Reilly, kuzeybatı yönüne doğru uçan disk şeklinde 3 cisim gördüklerini rapor ettiler. Bu cisimler her ne kadar günbatımının kızıllığını yansıtsalar da aslında gri renkteydiler. Diskler aynı yükseklikte uçuyorlardı. Takip emri alan pilotlar saatte 140 millik bir hızla seyretmelerine rağmen, UFO onları gerilerde bıraktı.
Savaş sırasında bu cisimlerle ilgili pek çok gözlem daha bildirilmiştir, fakat bunların hiçbirinde cisimler herhangi bir saldırıda bulunmamışlardır. Bu da, cisimlerin gelişmiş düşman silahları olduğu tezini çürütmektedir. Savaş sona erdikten sonra, Alman pilotların da benzer cisimler gördükleri ve bunları Müttefiklerin gizli silahları sandıkları öğrenilmiştir.
Hayalet Roket Biçimliler:
10 Haziran 1947-Finlandiya: Bir çok bölgede Alman V-silahlarına benzer cisimler görüldü.
12 Haziran 1947-İsveç: Savunma Bakanlığı, polise, bölge savunma birliklerine ve gümrük memurlarına roketlerle ilgili gözlem raporlarını toplamalarını emretti.
18 Haziran 1947-Norveç: Mjösa Gölü’nde düşen 2 hayalet roket görüldü.
15 Ağustos 1947-Danimarka: Akşam saatlerinde bir dizi roketin Kophenhag üzerinde uçtuğu görüldü.
20 Ağustos 1947-İsviçre: Vöterös’teki Hava Kuvvetleri FI Kanadı, radarda tanımlanamayan ışıklı objeler belirlendiğini bildirdi.
1 Eylül 1947-Yunanistan: İngiliz Ordusu birimleri, Makedonya üzerinde gizemli roketler görüldüğünü bildirdi.
Daha ilginç bir rapor, 7 Temmuz 1947’de Missouri Kansas Şehri’nden geldi. Bu “yakın karşılaşma” kelimesinin ilk kez kullanıldığı olaydı. 24. Karayolu yakınlarında beyzbol oynayan genç bir kız, yerden yaklaşık 60 cm. yükseklikte uçan 150 cm. büyüklüğünde koyu gri renkli bir cisim gördü. Cisim genç kızın etrafında bir çok kez dolaştıktan sonra güneye doğru uçtu, daha sonra geri dönerek dairesel hareketler yaptı ve ardından da gözden kayboldu. Olayı bildiren gazete muhabiri, haberin başlığında “yakın karşılaşma” ifadesini kullanmıştı.
İllüstrasyon
Rusya’da UFO olayları ilk kez 1946 yılının Mayıs ayında rapor edilmeye başlamıştır. Bu raporlar, hem uçuş sırasında ateş topu şeklinde cisimler gören pilotlar gibi deneyimli gözlemciler, hem de çiftçiler ve kent halkı gibi konu hakkında deneyim sahibi olmayan kişiler tarafından bildirilmekteydi. Her iki tür gözlemci de bu objelerin muazzam hızlarından ve ivmelerinden bahsediyordu ki bunlar, geleneksel tarzda inşa edilmiş uçaklarla gerçekleştirebilecek herhangi bir uygulamanın çok ötesindeydi.
Önceleri Rusya’da meydana gelen UFO olaylarıyla ilgili bilgi edinmek oldukça zordu. Rus Hava Kuvvetleri, UFO olaylarıyla ilgili olarak ancak pilotlar rapor ettikleri zaman dosya düzenliyorlar, aksi halde herhangi bir kayıt tutmuyorlardı. Yine de, Kuzey Buz Denizi Kıyılarındaki Murmansk, Harkov ve Gorki bölgeleri üzerinde görülen UFO’lar hakkında, kutup uçuşları uzmanı Kıdemli Pilot Valentin Akkutarov tarafından hazırlanmış ünlü bir dosya mevcuttur.
UFOlar 1949 yılının Temmuz ayında kuzey-batı Rusya’da ortaya çıkmışlardır. 1950’lerin ikinci yarısından itibaren ise Rusya’dan yapılan UFO gözlemlerinde önemli bir artış görülmüştür. 1950’lerin sonlarında, özellikle Kazakistan ve Özbekistan’da UFO’ların yere inmelerinden sonra, bu tür olayları görmezlikten gelmek giderek zorlaşmıştır.
18 Ekim 1967 günü, Rus Ufoloji tarihinin en önemli günüdür. Bu tarihte, Moskova’da, Kozmonot Bilim Komitesi’nin düzenlediği ve 400’ü aşkın kişinin katıldığı resmi bir toplantı yapılmıştır. Toplantının ardından bir TV programına katılan komite üyesi ünlü Rus Ufoloğu Dr. Ziegel, 1967 yılında Kafkaslarda gözlemlenen bir UFO’nun eskizleri ile birtakım tanımlanamayan uçan objelerin fotoğraflarını göstermiş; bu belgeler büyük yankı uyandırmıştır. Rus Hükümetinin bu komiteye karşı tavrı ise sert olmuş ve komite üyelerini yalancılıkla suçlamıştır. En nihayetinde, 1968 yılı sonlarında, bilim otoriteleri tarafından yapılan tüm UFO araştırmaları hükümet tarafından yapılan baskıyla durdurulmuştur.
Hükümetten gelen tüm baskılara rağmen, Dr. Ziegel UFOlar hakkında demeçler vermeye devam etmiştir. Ziegel, 18 Kasım 1967 tarihinde Barselona’da çıkan El Correo Catalan gazetesinde yayımlanan bir röportajda, Rusya’da ele geçen UFO parçalarının incelendiğinden ve bilinmeyen bir alaşıma sahip olan bazı metal parçalarının bulunduğundan bahsetmiştir.
Yıllara Göre Bazı Rusya UFO Olayları
16 Haziran 1948: Bir çok şeref nişanı almış bir test pilotu olan Arkadiy Apraksin, uçuşlar sırasında iki kez UFO’lar tarafından inişe zorlandığını bildirdi.
İfadesine göre, Arkadiy Apraksin bir jet uçağı ile Hazar Denizi’nin kuzeyindeki Baskunçak bölgesi üzerinde, 9.500 m. yükseklikte uçarken, esrarengiz ışıklar yayan, puro biçiminde bir cisim gördü. Pilot hemen bu gözlemini hava üssüne rapor etti ve cismin radarda da belirlendiği yanıtını aldı. Apraksin’e cisme yaklaşıp onu inişe zorlaması, aksi takdirde ateş açması emredilmişti. Fakat pilot UFO’ya 3 km. kadar yaklaştığında, yelpaze biçiminde açılan ışınlar gözünü aldı. Bu sırada tüm elektrik donanımını ve motoru duran uçak, büyük bir hasar almadan mecburi iniş yapmayı başardı.
Şubat 1955: Beyaz Rusya’daki Shlobine meteoroloji merkezinde çalışanlar, gökte hareket eden renkli şerit biçiminde cisimler gördüklerini bildirdiler.
1956 Kuzey Kutbu: Kuzey Kutbu’ndaki Rus Hava üssünün baş pilotu olan Valentin Akkuratov, kutup uçuşları sırasında bir UFO’yla karşılaşmasını şöyle anlatmaktadır:
“Grönland çevresindeki stratejik bir buz alanı üzerinde keşif yapıyorduk. Bulutlardan açık havaya çıkmıştık ki, birden solumuzda kimliği belirsiz bir uçan aracın bulunduğunu fark ettik. Cisim inci renginde büyük bir merceği andırıyordu. Bunun bir Amerikan uçağı olabileceğini düşünerek karşı karşıya gelmekten çekindik ve tekrar bulutların arasına daldık. 40 dakikalık bir uçuştan sonra aynı cismi tekrar gördük. Görünürde hiçbir deliği, anteni ya da egzozu yoktu. Daha yakından incelemek için aniden rota değiştirerek cisme yaklaştık. Fakat biz bunu yaparken cisim de manevra yaptı ve uçağımıza paralel bir rotada uçmaya devam etti. Yaklaşık 15 dakika sonra, bu esrarengiz araç daha yukarılara tırmanarak gözden kayboldu. Bize imkansız gelen bir hızla yol almaktaydı.”
1959 Baharı: Sverdlovsk’daki Rus Roket Üssü, 24 saat boyunca, çoğu kez fırlatma rampalarının üzerinde asılı duran tabak biçiminde UFOlar tarafından ziyaret edildi. Radar ekranlarında tespit edilen bu cisimler paniğe sebep oldu.
Ağustos 1959: Moskova sivil havaalanı radarları, kentin yakınında, yaklaşık 800m. yükseklikte uçan, tabak biçiminde üç cisim tespit etti. Hava Kuvvetleri cisimleri izlemek üzere uçaklar gönderdiyse de cisimlerle herhangi bir temas kurulamadan cisimler olağnüstü hızlarla kayboldular..
24 Eylül 1962: Orta Asya’dan yola çıkıp Moskova’ya inen bir TU 104 uçağının yolcuları ve mürettebatı uçuş esnasında uçağın çevresinde dolanan ve daha sonra büyük bir hızla gözden kaybolan, diske benzer cisimler gördüklerini bildirdiler.
12 Temmuz 1964, Bologeye: Leningrad’dan Moskova’ya gitmekte olan TU 104 uçağının mürettebatı, Bologoye üzerinde, uçağın altına doğru kaydıktan sonra keskin bir dönüş yaparak uçağa paralel bir rotaya giren büyük, parlak, metalik bir disk gözlemlediler. Yolcular arasında, Dr. Zaitsev de bulunuyordu. Dr. Zaitsev’in belirttiğine göre, diskin tam merkezinde, kabine benzeyen bir şişkinlik bulunmaktaydı. Birkaç saniye süreyle uçakla yanyana uçan UFO, aniden yön değiştirerek kayboldu.
4 Nisan 1966, Odessa: Rus Hava Kuvvetleri’nden Binbaşı Baidukov, Odessa Bölgesi üzerinde gece uçuşu yaparken, uçağın radar ekranında tuhaf bir cismin gördü. Aynı cisim yerdeki radar üniteleri tarafından da tespit edilmişti. Cismin seyrettiği irtifa 15 dakika içinde 45 km.den 30 km.ye, bir 15 dakika sonra 20 km.ye ve bunu izleyen 10 dakikalık süre sonunda da 14 km.ye düşmüştü. Cismin kaynağı hiçbir zaman belirlenemedi.
29 Eylül 1967, Ukrayna: Zaporoje-Volgograd uçuşunu yapan I.L. 14 uçağı, Ukrayna üzerinde seyrederken, uçağın üstünde birdenbire kimliği belirlenemeyen bir cisim belirdi. Motorları duran uçak, aşağıya doğru süzülmeye başladı, fakat yere 800 m. kala cisim ortadan kaybolunca, uçağın motorları yeniden çalıştı ve yolculuğun geri kalan kısmı olaysız geçti.
1969 Baharı, Kafkasya: Kızıl Ordu, dağlarla kaplı Kafkasya’da yıllık tatbikatını yaparken, bölgeden bir dizi UFO gözlemi rapor edildi. Ne yazık ki, açık arazide görev yaparken gördükleri UFOları derhal Moskova’daki Kızıl Ordu Karargahı’na rapor eden bir grup yüksek rütbeli subay, üstlerince alaya alınıp azarlandılar.
Rus Yetkililerin İtirafları:
Kasım 1993’te İngiliz UFO araştırmacısı Timothy Good, Rus Savunma Bakanlığı’ndan yüksek rütbeli bir görevlinin, radarda belirlenen UFO’ların Sovyet jetleri tarafından kovalandığını doğruladığını söylemiştir. Böyle olaylar öyle sık olmuştur ki yetkililer pilotlara açık seçik talimat verme gereğini duymuşlar ve UFOları gözlemleyip yakalamalarını emretmişlerdir.
Sovyet ufolojisi ile bilgilerin büyük bölümü Glasnost (Açıklık Politikası) sonrası açıklanmakla birlikte, 9 Ekim 1989 tarihi bir geçiş dönemine işaret etmesi bakımından önemlidir. Sovyetler Birliği, çözülmenin eşiğinde bulunduğu dönemde, şaşırtıcı bir biçimde, UFO raporlarını açıklayan ülkeler arasına katılmıştır. 21 Eylül ve 28 Ekim 1989 arasında, Voronezh’deki Batı Parkı bölgesine UFO indiği bizzat yetkililer tarafından açıklanmıştır.
Rusya'da Parka inen UFO
23-27 Eylül tarihleri arasında ise çevresi sisle kaplı kırmızı kürenin gözlemlendiği yine yetkili ağızlar tarafından bildirilmiştir. Cismin bir ağacın yakınına inişine pek çok kişi tanık olmuştur. Daha da ilginci, cismin içinden 3-3,5m. boylarında gümüş tulumlu birkaç varlık çıkmış ve ağacın yanına inerek kendilerini göstermişlerdir. Bunlar Amerikan UFO olaylarında sık sık adı geçen Gri’lere de, Avrupa’da daha yaygın görülen Nordik’lere de benzememektedir.
Rus Bilim Akademisi’nden Prof. V. Burdakov, 13 Ağustos 1991’de yaptığı açıklamada Rus Hükümeti’nin UFOlara olan ilgisinden bahsetmiş ve olağandışı açıklamalarda bulunmuştur.
Rus resmi belgelerindeki UFO'lar açıklandı..
1947’de Sovyetler Birliği’nin en önemli roket bilimcisi olarak kabul edilen Sergei P. Korolyev ile birlikte çalışan Burdakov’un açıklamasına göre, Korolyev, Temmuz 1947’de Josef Stalin’in emriyle, Moskova Eyalet Güvenlik Karargahı Başkanlığına çağrılmış, burada kendisine uçan daireler ve Roswell olayı ile ilgili pek çok yabancı doküman gösterilmiştir.
Korolyev’e bir tercüme ekibi tahsis edilmiş ve 3 gün içinde bu uçan dairelerle ilgili fikir oluşturması söylenmiştir. Görevi sona erdiğinde, kendisini uçan dairelerin Sovyetlere karşı bir tehdit oluşturup oluşturmadığını soran Stalin’in karşısında bulmuştur. Korolyev, Sovyet liderine, uçan dairelerin Amerikalılar tarafından üretilmiş bir silah olmadığını, gerçekten de olağanüstü bir olay olduğunu düşündüğünü söylemiştir. Korolyev, daha sonra Burdokov’a, Stalin’in kendi fikrini onayladığını ve konuyu bilim adamlarına danışacağını söylediğini iletmiştir.
Ocak 2000'de Rusya -Sibirya'da sivil bir havaalanı üzerinde duran UFO panik yarattı.
Çeçenistan sınırında koğuşlanmış bir grup Rus Askerinin üzerinde UFO gözlemlendi, Hürriyet-Mayıs, 2000